İlk Çağ ve Mobilya Anlayışının Teşekkülü
Kültürel yapının temel göstergelerinden biri olan mobilya, farklı kültür, farklı işlev ve farklı zaman dilimlerinde, toplumların yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte sadece barınmak ve zaruri ihtiyaçları karşılamak adına değil, sosyalleşmenin beraberinde getirdiği bir olgu olarak da karşımıza çıkar. Hayat tarzımızın, şekillere dönüşen noktası olmuştur bu anlamda.
Kullanılan materyal tabiatını yitirmeden şekillenir insanoğlunun elinde ve insan elinin değmesiyle doğan nitelikler, immetariel bir özellik kazandırır ortaya çıkan esere. Sakin ya da hareketli, agresif ya da huzur verici, iddialı ya da mütevazi çizgiler yansır böylelikle tasarımlara. Yaşam tarzı, karakteristik özellikler, kültürel çeşitlilik-etkileşim, alışkanlıklar belirler bu hatları. Mobilya kültürü bu bağlamda, toplumların stillerini ifade şekli olarak yorumlanır. Bu yüzdendir asırlar boyu kültür adına altına imza atılan birçok değerin arasında yerini alması. Yaşadığı toplumun, çağın aynasıdır. İnsanoğlu geçmişine ait izleri o çağın mimari çizgilerinde bulur.
Oturma Mobilyası’nın başlangıç tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Eski Mısır’dan Yeni Krallık Dönemi`ne kadar gerek ölçüsü gerekse biçimleri yönüyle günümüz oturma mobilyasıyla örtüşen özellikler gösteren örnekler bırakılmıştır. Mobilya tarihinde rastlanılan ilk örnekler, tamamıyla insanların ihtiyaçlarını karşılayacak yönde, işlevselliği ön plana çıkartacak şekilde yapılmıştır. İlkçağlarda yaşamış insanlar, ağaç ve çamurdan yaptıkları eşyalardan önce taşa ve postlara otururlardı. Ahşabın o dönemlere ait kullanım alanlarına ilişkin bilgileri MÖ 4000`li yıllara ait kalıntılardan ediniyoruz. O dönemlerde ahşap yapının kullanımı belgelenmiştir. Pek çok mobilya örneği günümüze kadar bozulmadan gelebilmiştir. Örneğin ilk iskemle Mısır`da bulunmuştur. Eski Mısır toplumları papirüs ve palmiye yapraklarından örülmüş yataklar kullanırken önceleri kaba hatlara sahip mobilya mantığında yapılmış eşyalar zamanla yerini özenle işlenmiş, çeşitli figürlerin kullanılmaya başlandığı ürünlere bırakmıştır. Sandalye ve mobilya tarihi Mısır`a dayandığı kadar, Mısır’ın sürekli etkileşim içinde bulunduğu coğrafya, Mezopotamya Bölgesi’nde de mobilya tarihinin izlerinden söz edilir. Söz konusu dönemde binanın kendisiyle bir bütün olarak tasarlanan sabit mobilyalar ve ev içindeki işlerde kullanılmak üzere tekerlekli mobilyalar dikkat çeker. (Tabure, masa gibi)
Zaman içinde toplumda hiyerarşik düzenin yerleşmesiyle birlikte mobilyada yalnızca işlevsellik değil, prestij unsuru da aranmaya ve eklenmeye başlanmıştır. Oturma, yemek yeme, yatma gibi ihtiyaçları karşılamakla sınırlı olan eşyalar, toplum içinde ayrıcalıklı olmayı da simgeler hale gelmiştir. Gücü ve otoriteyi çağrıştıran aslan başlarının kullanılması, zenginliği sembolize eden altın kaplamaların kullanılması, mobilya üzerindeki işçilik, yontma ve kakmalar... Bir toplumun sosyo-kültürel özlemlerini zaman ve mekana uyarlayarak çağın teknolojisiyle bağdaştırabilme süreci olarak görülen üslubun, bu noktada zaman içinde değişime uğraması kaçınılmaz elbette..